Birini çok sevdim, o da sevmişti. Belkide sevdi sandım, her neyse… Sonra bir şey oldu, aramız açıldı. Bana biraz zaman ver dedi, bende bekledim. Geçer dedim, düzelir dedim, sabrettim. O hiç düzelmedi. Sonra

Sırf birisini kaybetmek istemediğin için daha fazla anlayışlı ve affedici olmaya çalıştıkça, Karşındakine de hak vermeye, Düzeltir sanarak konuyu kapatmaya çalıştıkça, Kimse seni kaybetmekten de incitmekten de korkmamaya başlıyormuş... Hayattan aldığım en büyük

Bana istediğiniz kadar soğuk olabilirsiniz üşümem ben, Alışık yüreğim ayaza kışa... Çekerim elimi eteğimi en fazla... Bana istediğinizi söyleyebilirsiniz darılmam, Herkesten herşeyi beklerim şaşırmam ben ... Giderim hiç bir şey demeden, Kimseye neden

Geçen yıllarda çok kayıplar verdim... Ama bir okadar da çok şey öğrendim. Mesela, Yorgunum artık Daha çok dinliyor az konuşuyorum. Yalanı daha kelime bitmeden anlıyorum... Herkese saygı duyuyor ama herkesi sevmiyorum... Değer yargılarım

Uzun cümleleri bir hiçle kapattım, hiç dedim sustum. Yorgundum; dil yorgunu, yürek yorgunu, yaşam yorgunu, yaşayamama yorgunu. Hep kaçtım yüzleşemedim hayallerimle, sözümü tutamadığım umutlarımla. Mutluluğu küçük kırıntılarda bulan çocuk ruhumla. Aykırı bakışlarımla bir

Vaktiyle deli gibi inandıklarım oldu, bütün kalbimle güvendiklerim. Tek bir kelimesine tüm dünyayı hiç sorgulamadan karşıma alabileceğim insanlar oldu. Kendime öyle çok zararlar verdim ki. Aslında en büyük pişmanlıklarım da bu yüzden. Çünkü

Sımsıkı sarılıp Tüm kemiklerini bedenimde Hissetmek vardı ya! Ah sevgili Neden uzaktasın Neden?   Not: Bu dizelerde şair, sevgilisinin fiziksel varlığını özlemle anlatıyor gibi görünüyor. "Sımsıkı sarılıp.... Tüm kemiklerini bedenimde .... Hissetmek vardı

Ne sen benim için aşktan öleceksin ne de ben senin için aşktan öleceğim. Aşk bu değildir. Ben yokken nefes alamıyormuş gibi hissetmek zorunda değilsin ya da karnının ağrıması gerekmiyor. Aşk huzur içinde olmaktır.

Kim bilir hangi ağaçta tabutunun tahtası belki de çocukken üzerinde hayaller kurduğun salıncak ağacıdır kim bilir. Kimine göre feryat kimine göre çığlık kimine göre figandır Yas halbuki er yada geç Düşman'ları yok etme

Herkes sanır ki ''Selvi boylum Alyazmalım ''bir aşkın filmi ! Oysa İlyas'a aşıktı Asya , Cemşit' i sevdi ! Aşk ömürde bir defa olur , Ama insan iyiyi güzeli hep severdi ! Asya

Özleyeceksin! Kızıyordu, kıskanıyordu, küsüyordu, çok soru soruyordu; ama beni seviyordu diyeceksin! - Nazım Hikmet

Hâlâ adını sorarsan bana. Adın bende hiç bitmeyen bir gönül hecesi.. Acını sakın sorma.! Acın, kapalı gişe bir filmin en hüzünlü sahnesi. Acın, bitmiş bir ömrün hazin hikâyesi.. Ben mi? Aklına bile gelmem

Herkes 'ilk' olmak ister. İlk aşk, ilk öpücük, Oysa ilk geçicidir. Sahip olduğunuz hangi ilk hala sizin? Ama kimsenin istemediği son farklıdır. Çünkü ondan ötesi yoktur. Heyecandan avuçlarınızın terleyerek tuttuğu 'ilk' elle değil.

İnsan bazen, göğsünü yumruklayarak hüngür hüngür ağlamak istiyor. İçinde biriken zehri dökebileceğin yer yok başka çünkü. Bir başına, ıssız bir anda gözünden koca okyanuslar indirircesine ağlayacaksın ağlasan ama olmuyor. Göğsünde incecik bir sızı,

Beni unutmak hep çok kolay oldu ! Ben nasıl iyi ki vardım belli değil !..

"Bir gün herkes bir yerlerden ayrılacak; ailesinden, okulundan, memleketinden, arkadaşlarından, işinden, bir sevdiğinden veya sevdiklerinden ve nihayetinde bir gün dünyadan. Siz ayrıldığınız her yere daha önce görülmemiş güzellikler bırakmaya çalışın."

Hayatında birinin olmamasının boşluğu, yanlış kişiyle olmanın stresinden daha iyidir.