Kibirli insanlar acı içinde yaşarlar, çünkü onlar iç gelişmeleri yerine, başkalarıyla giriştikleri gülünç yarışı koymuşlardır.Böylece hep gerilimli, hep telaşlıdırlar. Bu acelecilik bu saplantı sahip olduklarının tadına varmaktan onları alıkoyar. - Alçakgönüllü olmadan bilgiye

Aldatmanın karması aldatılmaktır, ağlatmanın karması ağlatılmaktır. İnsanlara önyargı ile yaklaşmanın karması önyargıya uğramaktır. Kendinize yapılmasını istemediğiniz hiç-bir şeyi başkalarına yapmayın. "Her şey aynalanarak tezahür eder." Ya hemen ya da yıllar sonra. Başınıza istemediğiniz

Televizyon karıncalı, insan nettiDertlinin derdi, dertsize derttiEvcilik oyunu, oyundan ibarettiEskiden hayat daha güzeldi...Herkesin evi, herkesin eviydiVeresiye defteri yoksulun cebiydiHer semtte yalnız bir kişi deliydiEskiden hayat daha güzeldi...Büyüklere saygı çok büyüktüŞimdi büyükler boynunu büktüElmalar

KALPLERİMİZ BİRBİRİNDEN UZAKLAŞTIKÇA BAĞIRMAYA,BİRBİRİMİZİN CANINI YAKMAYA BAŞLARIZ... İki insan birbirine öfkelendiğinde, kalpleri birbirinden uzaklaşır ve mesafeler açıldığında birbirlerine seslerini duyurabilmek için bağırmaya başlarlar.Aradaki mesafe ne kadar açılırsa o kadarçok bağırırlar.İnsanlar arasındaki en acımasız

* İnsanlara doğru değer ver, haketmeyenleri sil.* Kimseye yalvarma.* Asla dönüp de arkana bakma.* Sır tutmasını bil.... * Dostlarının yeri ayrı, sevgilinin yeri ayrı. Sevgilin için dostlarını, dostların için sevgini satma.* Hakettiğin sevgiyi

'' Soğanları pembeleşinceye kadar kavurdu kadın. Biraz domates rendeledi,bir kaşık da salça ekledi. Akşamdan suya ısladığı fasulyeleri döktü üzerine. Biraz tuz serpti, çok az da şeker. Kırsın diye ev yapımı salçanın ekşisini. Önce

B ü t ü n Krizlerin üstünde ruhun krizi... Ekonomi, siyaset, toplumbilim, hepsinin kesiştiği yerde insan var. İnsanın kesiştiği nokta ise kendi benliği, Kişiliği ahlakı v e anlam dünyası. İnsan; hayatın anlamını kavrayabildiği

Sünnet tahtı kiralama işlemi için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz: Firma Seçimi: Öncelikle, sünnet tahtı kiralama hizmeti sunan bir firma seçmelisiniz. İnternet araması yaparak veya yerel etkinlik organizasyon şirketleri aracılığıyla bu tür firmalara ulaşabilirsiniz.İhtiyaçlarınızı

Sabah kalktığımda ilk aklıma gelensin, Ağladığım, güldüğüm. Ve sevgilim sen benim tek sevdiğim, aşık olduğum Adamsın... Sen karanlıklar arasında kaldığımda tek ışığımsın. Ne ayrılıklar yaşadık seninle... Çok düşündüm neden diye(!) Her ayrılıkta dönmeyeceğim

Bir kış düşlüyorum çocukluğumdan; Dışarıda yağan kar, Kuzine soba üstünde kızarmış ekmek kokusu geliyor burnuma.. Fırınında patates, demlenmiş çay, mis gibi tarhana çorbası. Sıcacık soba başında yapılan sıcacık sohbetler. Anneannemin anlattığı masallar ,

Zamanı öğrendim. Ne kadar hızlı akıp gittiğini, keşkelerle belkilerle geçirilemeyecek kadar değerli olduğunu anladım... İstemeyi öğrendim... Sonra vermeden almanın mümkün olmadığını gördüm... Düşünmeyi öğrendim... Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu anladım... Gözümün

Yolun yarısını epey geçmiş bir yaşta olarak “ne öğrendin..?” şimdiye kadar deseler; “Her gelenin gideceğini, Her acının azalacağını, Hayatta hiç bir şeyin, seni üzecek kadar hükmü olmadığını, Herkesle kahkaha atabildiğini, ama yalnız ağladığını,

Ben, bana ait olduğunu düşündüğüm her şeyi özgür bıraktım. Bir çoğu bir daha dönmemek üzere uçup gittiler hayatımdan. Üzülmedim... Onlar, parçam sandığım fazlalıklarımdı ! Gidişleriyle hafiflediğimi fark ettiğimden beri sahiplenmiyorum hiçbir şeyi gereksiz

Yalnız kim biliyor musunuz? Acılarını tek başına çekip de geceleri sessiz ağlayıp, gündüz etrafına gülücükler atandır. Yalnız kim biliyor musunuz? Hayatın zorluklarına tek başına göğüs geren, anlamayacaklarını bildiğinden veya güçlü durma çabasından en

Bana istediğiniz kadar soğuk olabilirsiniz üşümem ben, Alışık yüreğim ayaza kışa... Çekerim elimi eteğimi en fazla... Bana istediğinizi söyleyebilirsiniz darılmam, Herkesten herşeyi beklerim şaşırmam ben ... Giderim hiç bir şey demeden, Kimseye neden

Aynaya baktığım zaman, kendi yüzümü görebiliyorum. Maskem yok, kimseye iki yüzlü davranmayacak kadar ruhuma sadık olduğumu da biliyorum. Bütün fotoğraflarımda gülerek poz veriyorum. Ruhum da neşeli. Giydiğimi yakıştırıyorum üzerime. Rahmetle ve sevgiyle andığım

Birini çok sevdim, o da sevmişti. Belkide sevdi sandım, her neyse… Sonra bir şey oldu, aramız açıldı. Bana biraz zaman ver dedi, bende bekledim. Geçer dedim, düzelir dedim, sabrettim. O hiç düzelmedi. Sonra

Ne kadar çok seversen O kadar derinleşir yaraların Çok sevmelerin zamanı değil artık Sevip kavuşmayı beklemenin devri değil bu devir Bir selama muhtaç kalmıyor artık kimse ve bir selamla güneş doğmuyor kimsenin yüreğinde

Vaktiyle deli gibi inandıklarım oldu, bütün kalbimle güvendiklerim. Tek bir kelimesine tüm dünyayı hiç sorgulamadan karşıma alabileceğim insanlar oldu. Kendime öyle çok zararlar verdim ki. Aslında en büyük pişmanlıklarım da bu yüzden. Çünkü

Vaktiyle deli gibi inandıklarım oldu, bütün kalbimle güvendiklerim. Tek bir kelimesine tüm dünyayı hiç sorgulamadan karşıma alabileceğim insanlar oldu. Kendime öyle çok zararlar verdim ki. Aslında en büyük pişmanlıklarım da bu yüzden. Çünkü

Kimse göründüğü kadar iyi niyetli olmadığı gibi kendini anlattığı gibi de değildi.. Kimi o muhteşem filtrelerin arkasını sığınak yaparken kendine, kimi kanatsız melekler gibiydi.. Kimi dalgasını geçiyor, kimi laf sokuyor, kimi leş gibi

Beni rahatsız eden her şeye tepki vermek zorunda olmadığımı yavaş yavaş öğreniyorum. Yavaş yavaş öğreniyorum ki, başıma gelen her kötü şeye tepki vermek için gereken enerjimin beni boşalttığını ve hayattaki diğer iyi şeyleri

Sevsen beni. Gözümün içine baktığında kendini kaybedecek kadar çok sevsen. Nefes almak gibi olsam senin için. Öyle sevsek ki, 'seni seviyorum' cümlesi anlamını yitirse. Gülen gözlerin, gözlerimin tam içindeyken çeneni ısırarak anlatsam seni

Bakırköy akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. Merakımdan sanırım, bir şekilde orada buldum kendimi. Kendi halinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm bir adamla göz göze geldik. Ben bir kaç kafamı çevirsem

Hintli milyarder Ratanji Tata'ya radyo sunucusu tarafından bir telefon görüşmesinde sorulduğunda: "Efendim, hayatta en mutlu olduğunuz anı ne olarak hatırlıyorsunuz?" Ratanji Tata dedi ki: "Hayatta mutluluğun dört aşamasından geçtim ve sonunda gerçek mutluluğun